konya ovası recep konuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
konya ovası recep konuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Konya Şeker'in enerji sektöründeki yol haritasını anlattı

Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, kazandıkları Kangal Termik Santrali ihalesinin enerji sektöründe büyüme hedeflerinin bir adımı olduğunu açıkladı ve Konya Şeker’in enerji sektöründeki yeni yol haritasını anlattı. Kangal Termik Santrali ile enerji sektörüne büyük oyuncu olarak girdiklerini belirten Recep Konuk "Kafamızdaki milyon barajını aştık, milyar dolarlık yatırımları telaffuz etmeye başladık. 985 milyon dolarlık teklifle Kangal Termik Santrali özelleştirme ihalesini kazandık.” dedi. Konya Şeker‘in otoprodüktör olarak kurulduğu günden bu yana kendi elektriğini ürettiğini ve bu nedenle elektrik üretiminde 59 yıllık kurumsal bir tecrübeye sahip olduklarını hatırlatan Recep Konuk, “Kangal özelleştirmesi ile şeker işinden sonra bildiğimiz en iyi işi ticarileştirerek, en tecrübeli olduğumuz alanda aktif rol üstleniyoruz. Bir tarım şirketinin enerji üreticisi olarak sistemde yer almasının, Türk çiftçisi açısından hayati önem taşıdığına inanıyorum. " dedi.

Geliştirdiği entegre yatırım modeliyle sıra dışı işlere imza atan ve tarım sektörünün vizyonunu değiştiren, tarımsal üretim kooperatifçiliğine yeni bir bakış açısı getirerek, şekerden dev bir dünya kuran Konya Şeker, ülkemizin son yıllarda en hızlı büyüyen, faaliyet alanını en hızlı geliştiren şirketlerinden biri olarak öne çıkıyor. 2000’li yılların başında sadece pancar şekeri üreten ve büyük hissedarı Konya Kooperatifi olmak üzere 17 pancar ekicileri kooperatifinin iştiraki olan Konya Şeker, son yıllarda yaptığı çok sayıda yatırımla faaliyet alanını çikolata ve şekerli mamullerden donuk ürünlere, tohumculuktan ham yağa, yemden hayvancılığa, plastik sanayinden enerjiye kadar uzanan geniş bir yelpazeye taşıdı. Konya Şeker,  geleceğin iki stratejik sektöründe; gıda ve enerjide büyümeyi hedefliyor.
Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, 13 Şubat Çarşamba günü Konya düzenlenen basın toplantısında, kazandıkları Kangal Termik Santrali ihalesinin enerji sektöründe büyüme hedeflerinin bir adımı olduğunu açıkladı ve Konya Şeker’in enerji sektöründeki yeni yol haritasını anlattı. Konya Şeker Sanayi ve Ticaret A.Ş-Siyahkalem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Ortak Girişim Grubu olarak katıldıkları ihalede Kangal Termik Santrali’nin işletmeciliğini 985 milyon dolar teklifle aldıklarını belirten Recep Konuk, yapılacak rehabilitasyon yatırımı ile tesisin kapasitesini yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Milyon barajını aştık, milyar dolarlık yatırımları telaffuz ediyoruz!

2000’li yılların başında Konya Şeker için 30-40 milyon dolar bulup yarım asırlık fabrikasını revize etmenin ciddi bir problem olduğuna değinen Recep Konuk, bu psikolojik duvarı 2004 yılında Çumra Şeker Fabrikası'nın kuruluşuyla aştıklarını belirtti. Recep Konuk, ilk yıllarda yatırımların daha temkinli ve yavaş ilerlediğini, 2006'dan sonra ise gaza yüklenerek yatırımları hızlandırdıklarını ifade etti. Konuk sözlerini şöyle sürdürdü: "Şekerli mamullerden, çikolataya, sıvı şekerinden, buharlı küspe kurutma tesisine, Panplast’tan, biyoetanole çok sayıda tesisi 3-4 yıl gibi kısa sürede tamamladık. Onları Dondurulmuş Patates ve Yem Fabrikalarımız takip etti. 2011 yılında yaklaşık 350 milyon dolarlık yatırım bütçesine sahip 6 tesisin temelini peş peşe attık ve 2012’de biri hariç hepsini tamamladık. O kalanı da yani dünyanın en büyük et süt entegre tesisinin de süt ürünleri ünitesini bir-bir buçuk ay sonra üretime başlatacağız, et ünitesini de yıl sona ermeden bitirmeyi hedefliyoruz. 2012 yılında 350 milyon dolarlık yatırımdan söz ettiğimizde bu rakam Konya’ya ve Konya çiftçisine hiç garip gelmedi. 13 senede 1,2 milyar dolarlık yatırım yapan Konya Şeker’in eriştiği nokta ve gücü bugün telaffuz ettiğimiz rakamlar ayan beyan ortaya koymaktadır. Kafamızdaki milyon barajını aştık, milyar dolarlık yatırımları telaffuz etmeye başladık. Milyon dolardan milyar dolara uzanan bu çizgi Konya Şeker’in nereden geldiğinden çok nereye gideceğinin, üretici ortakları ile Konya’yı nereden nereye taşıyacağının göstergesidir."



Konya Şeker'in enerji sektöründe 59 yıllık tecrübesi var!

Konya Şeker’in enerji sektörü ile ilgisi Kangal Termik Santrali özelleştirmesi ile başlamıyor. 2012 yılının son büyük özelleştirmesi olan Seyitömer Termik Santrali ihalesinde 16 talipli arasında açık arttırmada 2 milyar 78 milyon dolarla son beşe kalan Konya Şeker, bugüne kadar yapılan özelleştirmelerde bir kooperatif şirketi olarak en yüksek teklifi vererek kararlılığını ve ciddiyetini sergiledi. Basın toplantısında Konya Şeker'in enerji sektöründeki tarihi birikimine değinen Recep Konuk "Seyitömer bizim için ilk değildi. Karapınar’da tespit edilen kömür rezervi ve burada kurulacak enerji havzası ile ilgilendiğimizi de birçok kez ifade ettik, oradaki kömürün değerlendirilmesi ile ilgili süreci hem yakından takip ediyor hem de projelendirme çalışmalarını ve ihale sürecini heyecanla beklediğimizi, Karapınar konusunda çok daha istekli olduğumuzu ifade etmek istiyorum." dedi.
Türkiye’de termik santral işletmeciliği ve elektrik üretimi konusunda kurumsal tecrübeye sahip iki kurum olduğunu, bunlardan birinin termik santralleri bugüne kadar kuran Enerji Bakanlığı, diğerinin ise Şeker Fabrikaları olduğunu ifade eden Recep Konuk: "Türkiye’de kurulan her şeker fabrikası kendi tüketeceği enerjiyi üretecek şekilde projelendirilmiştir. Otoprodüktör lisansına sahip olan şeker fabrikaları, kampanya dönemlerinde ürettikleri elektriğin fazlasını da enterkonnekte sisteme vererek ülkemizin elektrik enerjisi arzına katkı vermişlerdir. Bu anlamda pancar şekeri sanayi, elektrik üretiminde 87 yıllık, Konya Şeker ise 59 yıllık bir tecrübeye sahiptir. Yani Konya Şeker, şeker sektöründeki uzmanlığı ve tecrübesi kadar, uzmanlık ve tecrübeye termik santral işletmeciliğinde de sahiptir. Konya Şeker, ülkemizde kömürden elektrik üretiminde ilk akışkan yataklı kazan teknolojisine sahip santrallerden birini, Çumra Şeker Entegre Tesisi’nde hayata geçirerek ülkemize kazandırmıştır. Aynı Konya Şeker, otoprodüktör olarak yakaladığı başarıdan güç alarak enerji sektöründe faaliyet gösterecek Çobanyıldızı A.Ş.’yi 2010 yılında kurmuş ve elektrik üretim lisansını almasından sonra da bir yıl gibi kısa bir sürede Çumra Entegre Tesisi bünyesinde 37 Megawatlık ilave termik santralini tamamlamış ve geçtiğimiz günlerde de üretime başlatmıştır. Konya Şeker’in toplam elektrik üretimi bu santral ile birlikte yaklaşık 100 Megawat’a ulaşmıştır ve Kangal Termik Santrali ile zaten var olan üretimini ve sektör payını yaklaşık 5’e katlayacaktır. Yani bizim Kangal özelleştirmesi ile yaptığımız aslında şeker işinden sonra bildiğimiz en iyi işi ticarileştirmek, en tecrübeli olduğumuz alanda aktif rol üstlenmektir. Bir şeker fabrikası olarak biz bu özelleştirmeyle şekerden sonra ana üretim kalemlerimizden biri olan elektrik üretiminde en tabii olan söz hakkımızı kullanıyoruz."

Projeleri arz ettik, Sayın Bakan devreye girdi bürokrasi hızlandı

Karapınar’daki Kömür havzası ile ilgili kapsamlı çalışma yaptıklarını belirten Recep Konuk, Fizibiliteyi hazırladıklarını ve oluşturdukları sunum dosyasını Dışişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na sunduklarını, Sayın Bakanın Konya’nın gelişimine büyük katkısı olacak bu projeye destek verdiğini, heyecanla karşıladığını ve süreci hızlandırmak için büyük gayret gösterdiğini söyledi. Götürdükleri her projede bürokratik süreçleri hızlandıran Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na teşekkür eden Konuk “ Ayrıca üniversitemiz 2 yıldır YÖK'te bekliyordu kendileri devreye girerek süreci hızlandırdılar detayları önümüzdeki günlerde düzenleyeceğimiz basın toplantısıyla birlikte Konya kamuoyuyla paylaşacağız” dedi.
Kangal Termik Santrali özelleştirme ihalesinden sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın Konya Şeker’in ihaleye girmesinin önemini vurgulayarak, sektöre hem rekabet geleceğini hem de çevreye duyarlılığın artacağını ifade ettiğini kaydeden Konuk, “Duydukları güven ve yaptıkları tespit için kendilerine teşekkür ediyoruz. Sayın Bakan bir hususa daha dikkat çekmişler ve diğer sektörlerde oluşan tasarrufun prestijli enerji sektörüne kaydığını vurgulamışlar, bundan da hem devletin hem ülkemizin kazançlı çıktığını, çıkacağını belirtmişler. Ancak buranın bir kazananı daha olacak, daha doğrusu bir kazananının daha olması için biz adım attık, o da tarım sektörüdür."
Bu güne kadar tarım sektörünün ürettiğinin ve tarım sektörünün ürettiklerinden doğan katma değerin başka sektörlerde kaldığını söyleyen Recep Konuk sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz bir üretici kuruluşuyuz. İlk defa tarım sektörü başka bir sektörde oluşan katma değerden sektöre pay aktarmak için adım attı, Konya Şeker vasıtasıyla enerji sektöründeki pastaya ben de ortağım dedi. Bu işin bizim açımızdan, tarım sektörü açısından can alıcı noktası başka bir sektörde kazanacaklarımızın tarım sektöründe, tarımsal sanayide kaldıraç olarak kullanılmasına aracılık etmektir. Biz geleceğe yönelik bütün beyanatlarımızda şunu söyledik; dünyanın geleceğinde iki sektörün stratejik önemi artacak bunlardan biri gıda diğeri enerji. Bu iki sektörde de Türkiye’nin en iddialı kurumlarından biriyiz. Gıda ile enerji bir biriyle pek örtüşmüyor gibi görülebilir. Ancak üretmek için enerjiye ihtiyaç olduğunu kimse unutmasın. İşte o gelecekte bir tarım şirketinin enerji üreticisi olarak sistemde yer alması, Türk çiftçisi açısından hayati önemdedir, hayati önemde olacaktır."

Yük olmak için değil yük almak için Sivas'a geliyoruz;
Konya - Kangal enerji hattını kuracağız!


Kangal Termik Santrali özelleştirme ihalesinin Konya Şeker’in Konya dışına ilk yatırımı olduğunu vurgulayan Recep Konuk "Bu yatırımdan hem ülkemiz hem Sivaslı hemşerilerimiz, hem Kangallı ev sahiplerimiz hem de Konya ile Kangal arasında kurulacak enerji hattından Konyalı hemşerilerimiz kazançlı çıkacak. Yani bu işbirliği kazan kazan formülünün ilgili herkes ve her kurum için fiili olarak hayatta karşılık bulduğu bir yatırım olacak. Sivas kamuoyu ve Kangallı hemşerilerimizin gönlü ferah, içi huzurlu olsun. Konya Şeker kimsenin elinden ekmeğini almak için adım atmaz. Konya Şeker elinin değdiği her yerde ekmeği büyütmek, elinde ekmeği olmayana ekmek bulmak için çalışır. Yani biz Sivaslı hemşerilerimizin sırtına yük olmak için değil, onların sırtından yük almak için Sivas’a geliyoruz. Kangal - Konya gönül hattını inşa edip, Anadolu’nun tarihi ağırlığı olan iki ilinin birbirinden elektrik alarak hızla yükselmesine katkı vermek için Konya’dan Sivas’a adım atıyoruz." dedi.

 

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Patates Üreticilerini Ezdirmedi

Ana faaliyet alanı şeker üretimi olan ve 2004 yılında yatırımını tamamladığı Çumra Şeker Fabrikasıyla bölgedeki şeker pancarı üretimini ikiye katlarken, şeker pancarına ülkemizdeki en iyi fiyatı veren Konya Şeker, gerçekleştirdiği tarımsal sanayi yatırımları ile bölge üreticisinin diğer ürünlerini de Konya Şeker güvencesi altına alıyor.
Kurduğu Yem Fabrikasıyla mısır ve arpa, Ham Yağ Fabrikası ile ayçiçeği ve Kanola fiyatlarının üretici lehine regülasyonunu sağlayan Konya Şeker’in, 2009 yılında üretime başlayan Dondurulmuş Parmak Patates Üretim Tesisi, bu sene patateste üretim fazlası nedeniyle diğer bölgelerde yaşanan krizden Konyalı üreticinin etkilenmemesini sağladı. Üretime başladığı ilk yıl yüksek tonajlı alım yaparak sanayilik patates fiyatlarının üretici lehine bölgede %35 artmasını sağlayan Seydibey Tarım Ürünleri İşleme Entegre Tesisi kısa sürede donuk patates pazarında %25’lik pazar payına ulaşarak, bölge üreticisi açısından istikrarlı bir üretim ortamı oluşturdu. Donuk patates pazarında hızla büyüyen ve sektör lideri olan Konya Şeker’in pazardaki bu hızlı yükselişi ve büyümesi bölge üreticisi açısından bir koruma kalkanı oldu.
2011-2012 üretim yılında üretim fazlası nedeniyle, Ödemiş, Nevşehir ve Niğde gibi patates üretiminin yoğun olduğu merkezlerde patates üreticileri ürün fiyatları nedeniyle sıkıntı çekerken, Konyalı patates üreticisi Konya Şeker güvencesi sayesinde yaşanan krizden haberdar bile olmadı.
İklim koşulları sebebiyle erken hasat avantajına sahip Ödemiş’te geçtiğimiz yıl, ilk hasatla birlikte sanayilik tip patatesin fiyatının 8-10 kuruş seviyesinde oluşması ilk olarak Egeli üreticilerin şoka uğramasına neden olmuş ve patatesteki fiyat krizi dalga dalga yayılarak diğer bölgelerdeki üreticileri de etkilemişti. Üretim fazlasının yaşandığı sezonda büyük alıcıların uyguladığı düşük fiyat politikası nedeniyle üretim maliyetlerinin çok çok altında oluşan fiyatlarla karşılaşan üreticiler hayal kırıklığı yaşamış ve büyük emek vererek ürettikleri patatesler üreticinin elinde kalmıştı. Bu kriz yılında Ödemiş’te patates pazarında nahoş olaylar yaşanırken, Nevşehir ve Niğdeli üreticiler şehirlerarası yolları kesmiş, karayolunu trafiğe kapatan üreticiler, ellerinde kalan patatesleri de yola dökmüştü.
Ödemiş, Nevşehir, Niğde gibi üretim merkezleri krize teslim olurken, ülkemizdeki patates üretiminin önemli bir kısmının gerçekleştiği Konya ise krizden etkilenmeyen tek bölge oldu.
Ülkemiz genelinde ürün fazlasının olduğu kriz yılında, fırsatçıların bölge üreticisini istismar etmesini ise Seydibey Tarım Ürünleri İşleme Entegre Tesisi engelledi. Yaptırdığı sözleşmeli üretimle hem üretim hem de fiyat istikrarını sağlayan ve üretici için güvence oluşturan Konya Şeker, 2011-2012 yılı kampanya döneminde, sözleşmeli üretim yaptırdığı bölge üreticisinin tüm ürünlerini ekim sözleşmesi çerçevesinde taahhüt ettiği fiyatlardan alırken, bölgede üretilen patatese erken hasatta oluşan fiyatların yaklaşık dört katı ürün bedeli ödedi. Üretim fazlasını bahane ederek üreticinin ürününü yok pahasına kapatan fırsatçıların Konya bölgesine girmesine izin vermeyen Konya Şeker, üretim aşamasında avansla desteklediği patates üreticisine, bu üretim yılında bugüne kadar toplamda 19 milyon 339 bin liralık ödeme gerçekleştirdi.
Ödemiş ve Niğde’de patates 10 kuruşa düşerken, Konyalı üretici 40 kuruştan sattı.

Konya Şeker, patates
Üreticilerini ezdirmedi

Ülke tarımına kazandırdığı tarımsal sanayi yatırımlarıyla sektörün lideri olan Konya Şeker, Seydibey Tarım Ürünleri İşleme Entegre Tesisleri’ni devreye almakla birlikte, şeker pancarı ve hububatın ambarı olan Konya Ovası’nı patates ambarına dönüştürdü. Kurulduğu günden bu yana patates üreticilerinin ürünlerini alıp işleyen ve bugün donuk gıda sektörünün de liderliğini üstlenen Konya Şeker, üreticilerine sağladığı desteklerle de üreticileri namerde muhtaç etmedi.
Seydibey Tarım Ürünleri İşleme Entegre Tesisleri, 2011-2012 yılı kampanyasında, sözleşmeli üretim yaptığı üreticilerin tüm ürünlerini alırken, bugüne kadar üreticilere toplamda 19 milyon 339 bin liralık ödeme gerçekleştirdi. Seydibey’in devreye girmesiyle birlikte Konya Ovası’nda da patates üretiminin arttığı gözlenirken, fiyatlardaki istikrarsızlıklara da Konya Şeker son verdi ve sözleşmeli ekim yaptırdığı üreticilere piyasadan fazla fiyat vererek, üreticilerin mağdur edilmelerinin önüne geçti.
Patatesin ambarı olarak bilinen Ödemiş ve Niğde gibi bölgelerde bu yıl patates üreticileri fiyat konusunda sıkıntılı günler yaşadı ürünlerinin fiyatı 10 kuruşa kadar düştü. Umudunu patates üretimine bağlayan bazı üreticilerin de borçlarından dolayı intihar ettikleri bile gözlendi. Oysa, Konya Şeker’in sözleşmeli patates üreticileri ise ürünlerini 40 kuruştan satarak para kazandılar. Seydibey, patates piyasasında oluşan dengesizliğe karşı bir denge oluşturmaya çalışırken, patates üreticilerinin de Seydibey Tesisleri’nin kurulmasıyla birlikte patateste en verimli yıllarını yaşadılar.

Hükümet Ürünü Destekledi, Konya Şeker Fabrikalarını Kurdu, Konya Ovası Mısır ve Ayçiçeği İthalatına Gem Vurdu

2009 yılında Konya genelinde yaklaşık 100 bin ton mısır üretilirken bu miktar 2012 yılında 500 bin tona ulaşırken, 2010 yılındaki 55 bin tonluk ayçiçeği üretiminin ise 2012 hasat sezonu itibariyle yaklaşık 175 bin tona çıktığı tahmin ediliyor.
Hem mısır üretiminin hem de ayçiçeği üretiminin Konya’da katlanarak artmasının nedeni olarak ise hükümet tarafından bu ürünlere yönelik desteğin arttırılması ve her iki ürünü de işleyecek büyük kapasiteli sanayi tesislerinin Konya Şeker tarından kurulması gösteriliyor.
Bir süre öncesine kadar yurt içi üretim yetersiz olduğu için mısır ithalatı gerçekleştirmek zorunda kalan ülkemiz, hükümetin ürüne yönelik desteği arttırmasıyla mısır üretimini katladı ve ülke genelindeki mısır üretimi yaklaşık 6 milyon tonlar seviyesine çıkarken ithalat da sıfırlandı. Birkaç yıl öncesine kadar bitkisel yağ ve yağlı tohum ihtiyacının yaklaşık üçte ikisini ithalatla karşılayan ülkemizde yağlı tohumlara yönelik pirim desteğinin hükümet tarafından arttırılması da tarımsal üretimde etkisini göstermeye başladı. Ayçiçeği üretiminde son iki yılda en büyük artış Konya’da gerçekleşirken, 2010 hasat sezonunda 55 bin ton civarında olan ayçiçeği üretimi 2011 yılında yaklaşık 100 bin tona çıktı. 2012 yılında bölge üreticisi tarafından 532 bin dekarlık arazide ayçiçeği ekimi gerçekleştirilirken rekoltenin de 175 bin ton civarında olması bekleniyor.
Bölge üreticisinin hem ürüne yönelik desteklemenin artması hem de büyük ve güvenilir alıcı olarak Konya Şeker Ham Yağ Fabrikasının devreye girmesiyle ayçiçeği üretimine ilgisi artarken, Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne gelecek yılın ekimi için üreticiden gelen tohumluk talebinin, bir önceki yılın tohumluk satışlarına göre üçe katlandığını vurgulandı. Konya Şeker yetkilileri, 2013 yılında Konya’daki ayçiçeği üretiminin yaklaşık 300.000 ton civarına çıkacağını tahmin ettiklerini belirttiler.
Hem Yem Fabrikası’nın hem de Ham Yağ Fabrikasının Türkiye’nin en büyük üretim kapasiteli tesisleri olduğunu belirten Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, her iki tesisin de hasat sezonunda büyük miktarlarda ve doğrudan çiftçiden alım yaptığını hatırlatarak, bu tesislerin fiyatları çiftçi lehine regüle ettiğini ve bunun sonucunda da üreticinin pazarda güvenle ürününü vereceği bir alıcı olduğu için her iki üründe de üretimi arttırdığını söyledi. Bazı tarımsal ürünlerde yurt içi üretim yetersizliği nedeniyle ülkemizin ithal ikamesine mecbur kaldığını, ancak hükümetin yurt içi üretimi arttırmak ve tarımsal ürün ithalatını sıfırlamak amacıyla bazı ürünlere yönelik pirim desteğini son yıllarda üreticiye cazip gelecek şekilde arttırdığını hatırlatan Konuk, “Artan ürün desteğinin tarlada karşılık bulması, yani tarımsal üretimin fiilen artması için primlerin artması tek başına yeterli olmuyor. Üreticinin üretimi arttırabilmesi için, piyasada çiftçinin ürününe yönelik talep garantisinin de oluşması, büyük ve güvenilir yeni alıcıların da pazara dahil olması gerekiyor. Aksi takdirde pirim ile üretim artıyor, ancak ürüne talep gelmediği zaman ya da pazarda sadece sınırlı sayıda tüccar olduğu zaman özellikle hasat sezonunda ürünün fiyatı çok çok aşağıya düşüyor ve sonuçta prim desteğinden gelen fark, ürün fiyatı aşağıya düştüğü için bir şekilde üretici yerine aracıların kazancına dönüşüyordu. Bir üretici kuruluşu olan Konya Şeker hem Yem Fabrikasını hem de Ham Yağ Fabrikasını kurarak hasat sezonunda gerçekleştirdiği yüksek tonajlı alım ile bölgedeki mısır ve ayçiçeği fiyatlarının düşmesinin önüne geçerek, hükümetin mısır ve ayçiçeğinde uyguladığı desteğin tarlada daha büyük karşılık bulmasını sağladı” dedi.
Yem Fabrikasının 2009 yılında üretime başladığını ve % 50 kapasite artırımı yatırımının da bu sene tamamlandığını, Ham Yağ Fabrikasının ise bu hasat sezonunda üreticiden ilk alımı gerçekleştirdiğini hatırlatan Konuk, hem yem fabrikasının hem de yağ fabrikasının önümüzdeki yıl ve yıllarda daha çok üreticiden daha çok alım yapacağını, artan bu alımın da bölgenin mısır ve ayçiçeği üretimini daha da arttırmasını sağlayacağını belirttiği değerlendirmesinde özetle şunları söyledi;
“Konya Şeker olarak bizim bir misyonumuz var. Tarım sektörünün her meselesinde biz çözüm merkezi olma ya da meselenin çözümüne katkı verme gayretindeyiz. Biz melseler karşısında kolaycılığı tercih etmiyoruz. Yani oturduğumuz yerden hangi lafları üretelim diye kafa patlatmıyor, bahane üretmeye çalışmıyor, tüm mesaimizi ve aklımızı iş üretmeye ayırıyoruz. Mesela Türkiye bundan kısa bir süre önce mısır ithalatçısıydı. Bitkisel yağ ihtiyacının yaklaşık üçte ikisini ithalatla karşılıyordu. Bu durumu bilmek, bu konuda eleştiri üretmek en kolay yol. Faydası var mı? Yok. Ya ne yapacaksınız, bu meselenin çözümüne katkı vereceksiniz. Nitekim, hükümetimiz bu iki ürüne desteği arttırdı. Yani yurt içi üretimi arttırmak için elindeki en önemli enstrümanı kullandı, üretici için üretimi cazip hale getirmek için harekete geçti. O karardan sonra işin asıl sahiplerinin devreye girmesi gerekiyor. Yani tarlanın daha çok üretmesi için birilerinin daha taşın altına elini koyması gerekiyor, rol üstlenmesi, meselenin çözümüne katkı sunması gerekiyor. Konya Şeker olarak biz taşın altına elimiz koyduk, çözüm eksenli projelerimizi geliştirdik ve her iki ürünün de ithalatının önce azaltılması sonra sıfırlanması için üreticiyi bu ürünleri üretmeye teşvik edecek iki yatırım projesini devreye soktuk.
Hem Yem Fabrikamız hem de üretimdeki ilk yılı olmasına rağmen Ham Yağ Fabrikamız kendilerinden beklenen fonksiyonu yerine getirdiler ve bir yandan bölgedeki mısır üretimi 3 sene öncesine göre yaklaşık 4 kat, ayçiçeği üretimi 1,5 kat artmasına rağmen piyasada ürün fiyatları üretici lehine oluşurken, üretimdeki artış eğilimi de kuvvetlenmeye devam ediyor. Konya Şeker olarak biz, hasat sezonunda hem mısır da hem ayçiçeğinde yüksek tonajlı alım gerçekleştiriyoruz ve bu alımı da doğrudan çiftçiden yapıyoruz. Dolayısıyla arzın yüksek talebin sınırlı olduğu dönemde ürün fiyatının üretici lehine yüksek seviyede oluşmasını sağlıyoruz. Üretici de ürününü ister bize versin ister pazardaki başka alıcılara versin pazarın büyük alıcısı Konya Şeker’in belirleyiciliğinde oluşan denge fiyattan satabildiği için hem üründen kar ediyor hem ürünü üretmeye devam ediyor.
Mesela geçtiğimiz hasat sezonunda Konya’da üretilen toplam mısırın yaklaşık altıda birini, ayçiçeğinin ise dörtte birinin alımını Konya Şeker gerçekleştirdi. Yaklaşık 4.500’ü ayçiçeği üreticisi olmak üzere her iki tesisimize 6.700 civarında üreticimiz ürün teslim etti. Bu rakam özellikle ayçiçeğinde önümüzdeki yıl katlanarak artacak. Hiç ayçiçeği ekmeyen binlerce üreticimiz daha ayçiçeğinden geçimini sağlayacak. Onlar üretimleriyle kazanırken, ülkemizin de ithalatı azalacak ve hem ülkemiz hem de çiftçi bu işten kârlı çıkacak.”