Şeker Pancarı ve Kamış Üreticileri ile Şeker Sanayinin Devleri İngiltere’de Toplandı;
Gündemde Fransa ve Türkiye Öne Çıktı
Kısa adı WABCG olan Dünya Pancar ve Kamış Üreticileri
Birliği ile Uluslararası Şeker Üreticileri Birliği (ISO) tarafından
düzenlenen ve 26 Kasım’da başlayan organizasyonda şeker pancarı ve
kamışı üreticilerinin temsilcileri ile şeker sektörünün devleri bir
araya geldi. WABCG ile ISO’nun İngiltere’nin başkenti Londra’da
ortaklaşa düzenlediği ve şeker sektöründe dünyanın en büyük üretici
ülkelerini bir araya getiren organizasyona yaklaşık 200 temsilci
katıldı.
Avrupa’da 4’ncü, Dünyada 5. büyük pancar şekeri
üreticisi olan Türkiye’yi toplantılarda WABCG de Pancar üreten ülkeleri
temsilen Yönetim Kurulunda da görev yapan Pankobirlik Yönetim Kurulu
Başkanı Recep Konuk ve beraberindeki heyet temsil etti.
23’üncü İstişare Toplantısı WABCG’nın dönem Başkanı W. Martin’in (NFU İngiltere Milli Üreticiler Birliği) açılış konuşması ile başlarken, toplantıya Fransa ve Türkiye’deki gelişmeler damga vurdu.
Şeker pancarı ve kamışı endüstrisindeki gelişmelerin
yanı sıra doğal bir ürün olan pancar ve kamış şekerine alternatifi
olarak kullanılan tatlandırıcıların tüketici sağlığına etkileri ve bu
tatlandırıcıların gıda sanayinde kullanımının azaltılabilmesi için şeker
sanayinde ürün çeşitlemesine yönelik çalışmalar konusunda bilgilerin de
paylaşıldığı toplantıda Biyoetanol pazarındaki büyüme ve sektöre
etkileri de değerlendirildi.
Üye ülke temsilcilerinin hem üretimleri ile ilgili
bilgileri, hem iç pazarlardaki trendleri ve tarımsal üretimle
endüstrideki yenilikleri hem de uluslararası pazarlar ve sektörle ilgili
görüşlerini paylaştıkları 23’üncü İstişare toplantısının ilk gününe,
Fransa ve Türkiye’deki gelişmeler damga vurdu.
İstişare toplantısının ilk gününde yapılan sunumlar
sonunda, Fransa’da şeker sanayinde pancar üreticileri kooperatiflerinin
payının %80’e çıkması ve Türkiye’de 2013 yılından itibaren Biyoetanolün
benzinle karıştırılarak kullanımının başlayacak olması en çok ilgi çeken
konular oldu.
İstişare toplantısının sabah oturumunda Fransa şeker
sektörü hakkında bilgi veren CGB (Fransa Pancar Üreticileri Birliği)
Genel Müdürü Alain Jeanroy, son istişare toplantısından bu yana
Fransa’da sektörün büyük bir değişim yaşadığını ve şeker sanayinde
kooperatifleşme eğiliminin kuvvetlendiğini söyledi. 2011 yılı itibarıyla
şeker sanayinde faaliyet gösteren fabrikaların %60’ı şeker pancarı
üreticilerine aitken bu oranın bugün itibarıyla %80’in üzerine çıktığını
belirten Jeanroy, şeker sanayindeki bu kooperatifleşme eğiliminin
gittikçe güçlenmesinin şeker sektörünün özelliğinden kaynaklandığını
vurguladı. Jeanroy’nun konuşmasından sonra söz alan ve Hollanda, ABD
gibi ülkelerde pancar şekeri sanayinin tamamının pancar üreticileri
kooperatiflere ait olduğunu ve pancar üreticilerinin işin sanayisini de
yaptığını hatırlatan konuşmacılar, sektörde genel trendin kamu ve özel
sektör işletmelerinden kooperatif işletmelere yöneldiğini belirttiler.
Şeker sektörünün özelliği gereği tarımsal üretimle sanayinin uyumlu ve
bir birine entegre çalışma mecburiyetinin olduğunu belirten
konuşmacılar, dünya genelinde şeker sanayinde üretici kooperatiflerin
payının önümüzdeki yıllarda daha da artacağı öngörüsünde bulundular. Tüm
sektörlerde olduğu gibi Avrupa’da ve çeşitli ülkelerde şeker sanayinde
de bir dönem özelleştirme rüzgârlarının estiğini belirten konuşmacılar,
rüzgârın özelleştirmeden kooperatifleşmeye doğru yön değiştirdiğini
belirttiler. Şeker sektörü açısından özelleştirmenin bir tecrübe
olduğunu ve bu tecrübenin şeker sanayinde pancar üreticileri
kooperatiflerinin mutlaka yer alması gerektiğini ispatladığını belirten
temsilciler sektörde endüstriyel üretimle tarımsal üretimin bir bütün
olduğunu vurguladılar. Yaşanan süreçte, şeker sektöründe işletmeciliğini
özel sektörün yaptığı endüstriyel tesislerin birçoğunun tarımsal üretim
planlamasında yetersiz kaldığı ve entegrasyonda yaşanan bu kopukluğun
uzun vadede hem ülke toplam üretimini hem tarımsal üretimdeki
verimliliği hem de sanayi üretimindeki verimliliği olumsuz etkilediğini
gözler önüne serdiğini belirttiler. Özel sektörün temel yaklaşımının kâr
üzerine kurulduğunu ve firmaların kısa dönemde kârlarını maksimize
etmek için planlı tarımsal üretimi ihmal ettiklerini, aynı araziye belli
aralıklarla ekimi yapılması gereken şeker pancarında münavebenin
bozulmasına göz yumdukları hatta teşvik ettikleri için doğal dengenin de
bozulmasına sebep olduklarını belirten sektör temsilcileri, pancar
üreticileri kooperatiflerinin birinci önceliğinin üretimde süreklilik
olduğunu bu nedenle şeker sektörünün yapısına en uygun işletme modelinin
üretici kooperatiflerinin işin sanayisini de yaptıkları model olduğunu
vurguladılar. Bu modelle pancar şekeri üretimi yapan ve sektörde üretici
kooperatifleri payının %100 olduğu ABD’de ve Hollanda’da sistemin
başarıyla işlediğini ve hem tarımsal üretimdeki verimlilik hem de sanayi
verimliliği açısından rekabetçi yapısı en güçlü ülkelerin yine bu
ülkeler olduğunu hatırlatan sektör temsilcileri, bu modelin diğer
ülkelerde de yaygınlaşmasının sektörün alternatif ürün guruplarına karşı
rekabet gücünü de arttıracağını söylediler.
Fransa Temsilcisi Jeanroy’dan sonra söz alan
Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı ve WABCG Yönetim Kurulu Üyesi Recep
Konuk, Türkiye’deki şeker sektörünün durumu ve gelişim trendi hakkında
bilgi verirken özelleştirme sürecinde hükümetin üreticiler tarafından
memnuniyetle karşılanan bir karar verdiğini belirtti. Konuk, kamuya ait
25 şeker fabrikasından iki portföy halinde 10 fabrikanın satışa
çıktığını, ihalenin yapıldığını ancak hükümetin sürecin şeker sektörüne
ve tarımsal üretime olası olumsuz etkilerini hesap ederek inisiyatif
kullandığını ve özelleştirmeyi iptal ettiğini söyledi. Fransa’da
sektörde gittikçe kuvvetlenen ve şeker fabrikalarında %80’e ulaşan
kooperatifleşme eğilimini, Türkiye şeker sektörünün yeniden yapılanması
açısından önemli bulduklarını, hükümetin de süreçle ilgili yeni yol
haritasını çizerken dünyadaki yapılanmaları titizlikle inceleme
kararlılığında olduğunu bildiklerini vurgulayan Konuk, Türkiye’nin
araçlarda 2013 yılında biyoetanol kullanımını zorunlu hale getirerek
sektörle ilgili önemli bir gelişmeye daha imza attığını söyledi.
EPDK’nın aldığı kararla 2013 yılından itibaren %2 oranında biyoetanolün
benzinle harmanlanarak kullanımının zorunlu hale getirilmesini hem
tarımsal üretim hem de şeker sanayi açısından önemli bulduklarını ve bu
karar nedeniyle hükümete sektör olarak müteşekkir olduklarını belirten
Konuk, “bu kullanım oranı 2014 yılında %3’e çıkacak. Bu oran ABD,
Brezilya ve Avrupa’daki sektör temsilcileri dostlarımız için düşük bir
oran gibi gelebilir. Nitekim onlar ülkelerinde ulaştırma sektöründe
totalde %25’lik, %10’luk oranlara ulaştılar. Ancak bu bizim ülkemizde
biyoetanolde ilk adım ve ilk adımı da büyük attık. Bizim hem şeker
sanayimizin kapasitesi, dolayısıyla melastan yakıt etanolü üretme
potansiyelimiz, hem de tarımsal üretim ayağındaki şeker pancarı üretim
potansiyelimiz düşünüldüğünde biz eminiz ki, uygulamada elde edilecek
başarıyla kısa vadede ulaştırma sektöründe biz de önce Avrupa ile sonra
da Brezilya ve Amerika ile aynı kullanım oranlarına ulaşabiliriz.
Biyoetanol ile ilgili kapının açılması gerekiyordu. Bu
kapı açıldı. Yani yeni bir pazar yeni bir sektör kuruluyor. Bu açıdan
hükümet üzerine düşeni yaptı. Yani biz üreticilerin önüne yeni bir kapı
açtı. Bu kapıdan girip hızla ilerlemek artık biz üreticilerin elinde.
Türkiye’nin toplam ithalatında birinci kalem ham petrol ve Türkiye bu
kalemi olabildiğince azaltmak çabasında. Yani biz tarım sektörü ve şeker
sanayi olarak ne kadar çok üretirsek üretelim bize yeter demeyecek bir
pazar var. O nedenle kapının açılması bizim için %2’lik %3’lük orandan
daha önemliydi ve o kapı açıldı” dedi.